Mimarlar Odası'ndan Forum İstanbul ile İlgili Açıklama
http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=22626
TMMOB Mimarlar Odası, 12 - 13 Kasım tarihleri arasında düzenlenen; Ken Yeang, Zaha Hadid gibi isimlerin konuşmacı olarak katıldığı Forum İstanbul, "Mimar Sinan'dan Olimpiyat Kentine" Kentsel Dönüşüm ve Gayrimenkul Yatırımları başlıklı etkinlikle ilgili olarak bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada; Mimar Sinan'ın isminin "gayrimenkul dehası" olarak anılmasının mimarlık kültür tarihine karşı yapılmış bir saygısızlık olduğu; Mimarlar Odası ve Uluslararası Mimarlar Birliği üyesi Suha Özkan'nın bu tür ticari platformlarda Mimarlar Odası’nı ve Uluslararası Mimarlar Birliği’ni temsilen bulunduğu izlenimi verecek şekilde unvan kullanması, Mimarlar Odası’nın dava açtığı konularda UIA Konsey Üyesi sıfatını kullanarak, “World Architecture Community” adı altında danışmanlık ve / veya yarışma koordinatörü görevini sürdürmesinin doğru olmadığı vurgulandı.
TMMOB Mimarlar Odası'nın Forum İstanbul ile ilgili yaptığı açıklamanın tam metninde şu ifadeler yer alıyor:
"Mimar Sinan'ı gayrimenkul dehasına indirgeyen bir zihniyete hizmet edenler mimarlardan, mimarlık kültür tarihinden ve ülkemiz insanlarından derhal özür dilemelidir!..
12 - 13 Kasım’da İstanbul Swiss Otel’de yapılan Forum İstanbul Gayrimenkul Zirvesi; ülkemiz kentlerinin ve mimarlığının, küresel emlak geliştiriciler ve yerli taşeronlar aracılığı ile küresel sermayenin gayrimenkul pazarına dönüşmekte olduğunu gösteriyor!...
Başta İstanbul olmak üzere büyükkentlerimiz, artık uluslarararası emlak piyasasının yeni ilgi alanında... Planlama anlayışından ve bilimsel temelden yoksun, kamu ve toplum yararını gözetmeyen, insanı, yereli, kültürü yok sayan, sadece rant odaklı, ayrıcalıklı imar haklarıyla donatılmış birçok kentsel projenin gündeme alındığı, bir kısmının da gerçekleştirilmeye çalışıldığı günleri yaşıyoruz. Küresel sermayenin giderek artan bu saldırısı yerel ve merkezi iktidarlar ve yerli aracıların işbirliği ile ülkemiz ve toplumumuz açısından yıkıcı sonuçlar doğurabilecektir. Bu durum yeni bir mimarlık düzenini de beraberinde getirmekte; mimarlık; ulusal, evrensel ve kültürel değerlerinden koparılmakta, yıldız mimarlar aracılığıyla sermayenin beklentileri doğrultusunda bir pazarlama aracı haline gelmektedir. Bu “yeni mimarlık düzeni” yalnızca merkez pazarını belirlememekte; taşıdıkları model olma özellikleriyle tüm mimarlık üretimini de etkilemektedirler. Emlak - toprak yağmasının, yıllardır ülkemize özgü bir sermaye birikim modeli olarak şekillendiğini, bunun kentlerimizi ne hale getirdiğini hep birlikte gördük. Sorunlarımız çözülmediği gibi, yeni sorunların kaynakları oldular. 1980’lerden sonra yoğunlaşan ayrıcalıklı turizm bölgeleri, ormanlarımıza ve su havzalarına sıçrayan yapılaşmalar, yeşil alan yağması ile bugün, İstanbul başta olmak üzere, kentlerimizin yaşam standartları oldukça düşmüştür, düşmektedir.
Tabiidir ki, oluşturulmaya çalışılan bu pazarın yıldızı varolan olanaklarıyla İstanbul’dur.
İstanbul yerel yöneticileri tarafından, uluslararası gayrimenkul platformlarında pazara sunulmaktadır. Meşruluğu tartışmalı İMP (İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu) tarafından oluşturulan planlarla ve kentsel proje uygulamalarıyla ayrıcalıklı imar hakları yaratılarak, doğal kaynaklarımız yerli-yabancı sermaye grupları ve inşaat firmaları aracılığı ile küresel güçlerin kontrolüne açılmak isteniliyor. Giderek güçlenen bu eğilim, ne yazık ki çağdaş-bilimsel kaygı, mesleki disiplin ve hiç bir insani değer tanımıyor. Meslek insanları olarak üzüldüğümüz başka bir konu da; her iki kurumun başında da, bizlerle aynı disiplinden gelen, aynı değerlere sahip olmaları gerektiğini düşündüğümüz akademik unvanlı meslektaşlarımızın bulunmasıdır. Bu duruma mimarlık alanından ve toplumsal alandan yeterince karşı konulamazsa, kentlerimizin, yaşam alanlarımızın tahribatı hızlanacaktır.
En çok gündemde olan, Haydarpaşaport, Galataport, Zeyport vb. kruvazier liman projeleri, Dubai Kuleleri, Büyükdere asındaki ve Karayolları arazisindeki yapılaşmalar gibi büyük projeler, “dönüşüm” ve “özel projeler” adıyla yapılmak istenen uygulamalar, ülkemize, İstanbul’a ve halkımıza bir şey kazandırmayacak, aksine ülke rantı küresel sermayeye devredilecektir. İstanbul geçmişinden, kültürel kimliğinden, özgünlüğünden, ulusal ve evrensel değerlerinden koparılacak, sıradanlaşacak ve değersizleşecektir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı açıkça, “İstanbul’da yaşamanın bedelini ödeyebilenler kentte kalacak” diyebilmektedir. Bu dönüştürülecek yaşam çevrelerini var eden ve yaşatan insanların, sosyal çevrelerin yok olması; kente ve birbirlerine yabancılaşarak, kültürel köklerinden de uzaklaşarak, yeniden üretilen yaşam çevrelerine ve değerler sistemine tabi olarak kimliksizleşmeleri anlamına gelmektedir.
Gayrimenkul Zirvesi gündeminde bir özel proje olarak yer alan “Riva Projesi” ile İstanbul’un kuzeyinde son kalan ekolojik rezerv alanlarından biri olan Riva’nın yapılaşmaya açılmak istendiğini görüyoruz. Bu durum açıkça, İstanbul’un yıkımına yol açacak 3. Köprü projesinin zihinlerde meşrulaşmasının amaçlandığını; bu sürecin uzun bir süredir özel hukuk ve ayrıcalıklı imar hakları ile, ormanları tahrip ederek oluşmuş “Acarkent” benzeri sayısız yerleşmeyle nasıl kurgulandığını göstermektedir.
Kentlerimizin, özellikle İstanbulumuzun ve mimarlığımızın elde kalan değerlerinin yok edilme senaryolarının gösteri alanı haline gelen 'Forum İstanbul / Gayrimenkul Zirvesi'nin aktörlerinin bizlere özür borçları vardır:
- Davet broşüründe 'Mimar Sinan / Gayrimenkul Tarihinin Eşsiz Dehasına Onurla, Saygıyla...' yapıldığı belirtilen etkinlik için kullanılan bu ifadeyle, anlayamayacakları kadar zenginlik taşıyan ve bir dönemi Mimar Sinan’la simgeleşen mimarlık kültür tarihine saygısızlık etmişlerdir. Hem anısından, hem de simgesel anlamından ellerini çekmeli ve özür dilemelidirler.
- Bu ifadenin de gösterdiği gibi 'küresel güç merkezlerine dayandırdıkları güçlerinin sarhoşluğu içinde' büyük bir aymazlıkla niyetlerini açığa vuran; binlerce yıllık birikimle oluşmuş mimarlık eylemini ve kültürünü gayrimenkulleştirmeye indirgeyen ve bu yolla yok sayan, böylece günümüz mimarlık birikimine de saygısızlık eden tutumları kabul edilemez. Günümüz mimarlığından ve mimarlarından ellerini çekmeli ve özür dilemelidirler.
- Gene güncel olarak “kentsel dönüşüm” adıyla kente ve kentliye dayattıkları kentsel rant projeleriyle, İstanbul’un kendi değerlerine saldırmaktadırlar; bu yüzden İstanbul’dan da ellerini çekmeli ve özür dilemelidirler.
- Projeleriyle yaşattıkları ve yaşatacakları olumsuzluklar için toplumdan ve özelde İstanbullulardan özür dilemelidirler.
Her ne ad altında olursa olsun üretilen kentsel projelerin, kuralsız ve denetimsiz bir biçimde uluslararası mimarlık pazarının star mimarlarının fantezilerine bırakılmasına; kentlerimizin böyle bir anlayışla pazarlama metaı haline getirilmesine suskun ve seyirci kalmayacağımızın bilinmesi gerekir.
TMMOB Mimarlar Odası; mimarlık kamuoyunun büyük tepkisini çeken Kartal ve Küçükçekmece proje elde etme süreçlerinde olduğu gibi, Gayrimenkul Zirvesinde aktif rol alan, üyemiz Suha Özkan’ın tutum ve davranışlarını onaylamamaktadır.
TMMOB Mimarlar Odası, (UIA) Uluslararası Mimarlar Birliği’nin üyesidir ve Suha Özkan UIA Konsey üyeliğini halen sürdürmektedir; UIA Başkan Yardımcılığı görevi bulunmamaktadır. Bu tür ticari platformlarda Mimarlar Odası’nı ve Uluslararası Mimarlar Birliği’ni temsilen bulunduğu izlenimi verecek şekilde unvan kullanılmasını, bu şekilde duyurulmasına izin verilmesini doğru bulmuyoruz. Her şeyden önce, Mimar Sinan anısına ve onuruna yapılan haksızlığa Suha Özkan’ın mimar kimliği ile de seyirci kalmasını yadırgıyoruz.
Ayrıca, Suha Özkan’ın, Mimarlar Odası’nın dava açtığı konularda UIA Konsey Üyesi sıfatını kullanarak, 'World Architecture Community' adı altında danışmanlık ve / veya yarışma koordinatörü görevini sürdürmesini doğru bulmadığımızı; yarışmalar konusunda benimsenen ve uygulanan yöntemlerin tartışmalı sonuçlar ürettiğini, bu yöntemlerin Mimarlar Odası tarafından adil ve mimarlığın ruhuna uygun bulunmadığını belirtmek isteriz.
TMMOB Mimarlar Odası, kentsel gelişmelerin son Gayrimenkul Zirvesinde ulaştığı çerçeveden duyduğu rahatsızlığı mimarlar ve kamuoyu ile paylaşmakta; bu bağlamda başta yetki ve sorumlulukları olanlar olmak üzere herkesi mimarlığa, kentte ve kentliye karşı duyarlı olmaya çağırmaktadır."
Diğer haberler
|