Çinili Hamam 24 Mayıs 2003 Kaynak: Milliyet Gazetesi Güngör Uras Unkapanı'ndan Zeyrek Yokuşu'na girdim. Fatih'in kadınlar pazarının hemen başındaki kocaman tarihi hamam dikkatimi çekti. "Kadınlar Hamamı" levhasının altındaki küçük kapının önünde, kaldırım üzerine koyduğu iskemlede oturan Lütfiye Hanım, hamamın kadınlar bölümünün sorumlusuymuş. "Eskiden gelen giden çok olurdu... Şimdi günde 5 kişi, 10 kişi gelir. En fazla 40 kişi gelir. Hamam parası 4 milyon, sabun, kese, bahşiş... Bir kişi 10 milyon liraya çıkar" dedi. Erkekler bölümünün giriş kapısı daha görkemli. Girişteki kocaman mermer havuzlu avlu insanı etkiliyor. Oradan hamam bölümüne geçiliyor. Erkekler bölümü sorumlusu Sadık Bey, siftah yapmadıklarını söyledi. Ben siftah parasını vererek hamamı dolaştım. Bölümlerin büyüklüğünden, kubbelerdeki ufak cam pencerelerden hamama süzülen ışıktan çok etkilendim. Bana anlattıklarına göre şu aylarda kadın ve erkek bölümünü ısıtmak için her gün 1 ton odun yakıyorlarmış. Bir ton odun 120 milyon lira imiş. 1 ton da su harcanırmış. Halbuki vakfiye senedine göre hamamın günde 50 ton su hakkı varmış. Bu hamam Osmanlı döneminin ayakta kalmış en önemli yapılarından. Barbaros Hayrettin Paşa tarafından 1540 - 1546 arasında Beşiktaş'ta şimdi mevcut olmayan medresesine gelir sağlamak amacıyla Mimar Sinan'a yaptırılmış. Ama Barbaros Hayrettin Paşa'nın vakfiyesini bizim Vakıflar İdaremiz kullara satmış. Şimdi kul malı. Ama Allah satın alan kullardan razı olsun ki, hamamı hala hamam olarak işletiyorlar... Çünkü çok kötü başka örnekler var. Örneğin, Sadrazam Kara Ahmed Paşa'nın kethüdası Hüsrev Kethüda tarafından Ortaköy'de Mimar Sinan'a vakfiye olarak yaptırılan Ortaköy Hamamı'nı Vakıflar İdaresi kullara sattı. Hamam şimdi lokanta. Örneğin, Fatih'in sadrazamlarından Mahmut Paşa'nın, Mahmut Paşa Camii'ne gelir sağlamak üzere inşa ettirdiği (1463 - 1474) vakfiye niteliğindeki Mahmut Paşa Hamamı'nı Vakıflar İdaresi kullara sattı. Bu hamamın içi beton kolonlarla çok katlı hale getirildi. Şimdi işportacılar çarşısı. Hamam çarşı oldu Örneğin, Fatih'in, vakfiyesinde yer alan, Fatih Camii'ne gelir sağlamak için inşa ettirdiği en eski Osmanlı eserlerinden olan Tahtakale Hamamı'nı Vakıflar İdaresi kullara sattı. Bu hamamın içi de beton sütunlarla çok katlı hale dönüştürüldü. Hamam şimdi çarşı oldu. Sayın okuyucularım, vakıf, "kul malını" Allah için bir hayır işine tahsis etmektir. Allah için hayır işine tahsis edilen mal bir daha "kul malına" dönüştürülemez. Vakıf müessesesinin esası devamlılıktır, güvendir, emniyettir. Eğer insanlar devamlılığına emin olamaz, güvenemez ise, hayır için de olsa vakıf kurmaz. Çünkü hiç kimse, Allah için bir hayır işine tahsis ettikleri varlıkların ölümlerinden sonra çarçur edilmesini, ona buna peşkeş çekilmesini, tahsis amacı dışında kullanılmasını istemez. İşin çarpık yanı şu ki; bizde "vakıf" sistemine ihanet eden kurum, devletin "vakıf"ları yaşatmak, vakıf senetlerinin gereğini yerine getirmek için oluşturduğu "devlet kurumu" olan Vakıflar İdaresi... Sadece vakıf müessesesini rezil etmiyoruz, en değerli tarihi eserler de rezil oluyor. |
|||
|