Koca Sinan Tarih: 22 Ocak 2000 Kaynak: Akşam Gazetesi Aydın Boysan Geçmiş bin yılımızda ülkemizin yetiştirdiği unutulmaz kişilerden birisi, Sinan'dır. Önce, yetiştiği ve yaşadığı çevreye bir göz atalım... 1204 Haçlı seferinin talan edip yakıp yıktığı Bizans başkenti İstanbul, fetih yılı olan 1453'e kadar kendini toplayamamıştı. Daha sonra Kanuni Süleyman'a kadar geçen 67 yıllık dönem, Osmanlı toplumunun kendine özgü düşünme-yaşama-sanat biçimlerinin belirlenmesi hazırlığıdır. Klasik çağın ilk perdesidir. 1490-92 yıllarında doğduğu kabul edilen Sinan'ın ne gariptir ki, ölüm kaydı da yoktur. Kendisine artık padişah fermanlarının gönderilmez olduğu 1588, ölüm yılı olarak kabul ediliyor. Sinan bir yüzyıla yaklaşan ömründe, beş padişah dönemi yaşamıştır. Yıldırım Bayezıt, Yavuz Selim, Kanuni Süleyman, Selim II ve Murat III. O dönem Osmanlı padişahları, yalnız savaşçı kişiler değildir. Fatih, Venedikli ressam Bellini'yi İstanbul'a getirterek tablosunu yaptırır. Yıldırım Bayezıt filozoftur. Selim II. hem besteci, hem şairdir. Kanuni çağında yaklaşık 200 kadar şair, sarayın sürekli konuğudur. Gelecekleri kurtarılmak şartıyla... Zaten Süleyman'ın kendisi de şairdir. Sadrazamlar ve vezirler de, ya sanatçıdır, ya da sanatseverdir. Sinan çağı yalnız Türk mimarlığının değil, Türk toplumunun altın çağıdır. Değerli mühendis Prof. Müfit Yorulmaz'a göre: 'Eserlerinin dörtyüz yıldır, taşıyıcı sistem arızası göstermeden bugüne kadar çeşitli doğal afetleri de geçirerek ayakta kalması, Mimar Sinan'ın üst ve altyapı çözümlerindeki engin bilgi ve deneyimini kanıtlamaktadır.' Yine değerli mühendis Prof. Erhan Karaesmen, Selimiye mimarisine hayranlığını ince bir anlatımla dile getirmektedir: 'Kubbenin en tepesindeki alemden, ta dıştaki duvarların temeline kadar, dünyanın en tatlı ve anlamlı mekan senfonisi yaratılmıştır... Sonsuz yükseklerden dökülen bir çağlayanın, billur zerreciklere ayrılıp, çevreye saçılışı gibi etrafa mutlu yayılışıdır... Tam bir akılcılıkla...' Gerçekten de Selimiye, dünya ile bütünleşen bir yapı sanatı şaheseridir. Sinan'ın köprü ve su kemerleri gibi mühendislik yapılarında, olağanüstü yüksek yapı marifetleri yanında, yüksek estetik düzeyde güzellikler sergilenir. Mekke'den Macaristan'a kadar beşyüze yakın yapı, Sinan'ın adına bağlanır. Ulaşım olanaklarının pek geri döneminde bu yaygın eser verme olanağı, şaşırtıcıdır. Oysa bu bilgi, Sinan'ı büyütür, çünkü o, bir ekol kurucusu, organizatör ve sistem yaratıcısıdır. Sinan bütün camilerinde, olağanüstü bir taşıyıcı sistem bütünlüğünden doğan dış mimari mükemmelliği sağlamıştır. Mutlak bir iç hacim bütünlüğü yaratmıştır. Özellikle yandan çarklı politikacılarımızın çok ama çok merak ettiği, bir konu vardır: 'Günümüzün Sinan'ları nerededir?' Sorunun yanıtı, soruyu yöneltenlerin bile anlayabileceği açıklıktadır: Eğer günümüzde de, tıpkı Kanuni Süleyman'ın sarayda konuk ettiği gibi 200 şair, Ankara Çankaya'da, cumhurbaşkanlarımız tarafından (hangisi olursa olsun) konuk edilirse, günümüz Sinan'ları orada olacaktır.
|
|||
|